Geyik Muhabbeti [email protected] Geyik Muhabbeti

Büyüklere masallar: Çekmecedeki iskambiller

31 Aralık 2024, 11:42 - -

Yeni bir yıla girdiğimiz bugün büyükler için bir masal paylaşmak istedim. Umarım farklılıklara değil benzerliklere odaklanarak güçlendiğimiz bir yıl olur 2025. Hepinize iyi seneler.

Bir varmış bir yokmuş. Uzak diyarların birinde bir çekmecenin içinde birbirleriyle uyumlu bir deste iskambil kâğıdı yaşarmış. Bir kâğıdın diğerinden farkı yokmuş. Oyun zamanı geldi mi insanların ellerine dağılır, oynanan oyunun kuralları gereği birbirleriyle mücadeleye girişirlermiş. Kimi oyunda aslara değer biçilemezmiş. Kimi oyunda da önce onlar oyundan dışlanırmış. Kimi zaman oyuna başlamak için sinek ikili aranırmış, kimi zaman maça kızından kaçılırmış. Ama oyun bitince kaldırıldıkları kutuda karo ikiliyle kupa papaz yan yana dururmuş.

Günlerden bir gün oyun oynanmaya hazır bir şekilde kutularında beklerken çekmece açılmış ve bir el iki adet jokeri destenin arasına bırakmış. Tüm kağıtlar çok şaşırmış bu işe çünkü daha önce hiç görmedikleri bir kağıtmış yeni gelenler. Ponponlu kukuletalarıyla, göz yakan renkteki şalvarlarıyla, uzun pabuçlarıyla biraz da komik tiplermiş hani. “Hoş geldiniz” demişler hep bir ağızdan, aralarına buyur etmişler. İsteksizce dahil olmuş jokerler diğerlerinin yanına. Ama pek bir mağrurmuş edaları, göz göze gelmek yerine kıyafetlerine çeki düzen vermeyi tercih ederlermiş.

Kupa dörtlü bozmuş sessizliği “daha önce hiç karşılaşmadık sizlerle. İskambil kağıdısınız, bu belli, ama çok merak ettim, nedir sizin işleviniz? Hangi oyunda rol alırsınız? Hangimizi yener, hangimize yenilirsiniz?”

Sinirlenmiş jokerler. Tiz bir ses tonuyla cevaplamışlar soruyu “benzemeyiz biz hiçbirinize, boşuna aramayın kendinize ortak yön. Kabul görmez denkliğiniz bizim gözümüzde. Biz iskambillerin en yücesiyiz. Hepinizden de daha değerliyiz. Hiçbir âdem oğlu değişmez bizi bir diğerinizle. Nadiriz, bakın sadece iki taneyiz. Basit oyunlara değil, kaliteli oyunlara alınırız. O yüzden siz eskirken biz gıcır kalırız.”

Tüm kağıtlar şaşırmış bu işe. Yalan da değilmiş hani. Bir köşeleri kıvrık, renkleri solmuş, kir tutmuş kendi yüzlerine bakmışlar, bir de sakız gibi bembeyaz parlak zemin üzerinde canlı renkleriyle duran jokerlere bakmışlar. Ama ya söyledikleri? Gerçekten üstün müymüş bu havalı kağıtlar diğerlerinden? Doğrusu pek gerçekçi değilmiş, en iyisi bekleyip görmekmiş.

Gece bitmiş, gündüz olmuş. Çekmecedeki kutu açılıp kağıtlar masaya saçılmış. İyice karışmışlar birbirlerine. Şimdilik her şey eskisi gibiymiş, yokmuş jokerlerin farkı diğerlerinden. Kağıtların bir kısmı dağıtılmış, diğerleri de dağıtılmak üzere masaya konmuş. Değişik bir oyunmuş bu seferki, daha önce alışık olmadıkları bir tarzda mücadele veriyormuş kağıtlar. Derken oyunculardan biri yerden jokeri çekmiş. Yüzündeki ifade görülmeye değermiş. Oyuncunun elinde tuttuğu diğer kağıtlar daha önce böylesine bir sevinç ifadesiyle karşılaşmamışlar. Oyuncunun oyunu bitirebilmesi için kupa vale gerekiyormuş, ama o jokeri çekince kupa vale yerine onu koymuş ve oyunu bitirmiş. Ortada bariz bir yanlışlık olmasına rağmen diğer oyuncular itiraz etmemiş, jokeri çeken oyunu kazanmış. Kupa vale beklemekte olduğu desteden seslenmiş: “Hey neler oluyor, henüz bana sıra gelmedi ki, nasıl biter oyun?” Dağıtılan kağıtlar anlatmış olanları dağıtılmayanlara yeni oyun için karıştırılırlarken. “Jokeri senin yerine kullandılar, oyunun yeni kuralı bu. Demek ki bu oyunda joker senden üstün.” Oysa her oyunda defalarca tekrarlanmış aynı şey. Jokerler kâh papaz yerine, kâh as yerine kullanılmış. Ne sekizin ne dokuzun ne de başka birinin üstünlüğü yokmuş joker karşısında. Oyun bitip de kağıtlar kutularına geri döndüğünde hiç kimse konuşmuyormuş. Jokerler ise kutudaki diğer kağıtların en üstüne özenle yerleştirilmiş. Bir tek jokerlerin kendi aralarındaki muzip konuşmaları duyuluyormuş çekmecenin boşluğunda.

Günler günleri kovalamış, jokerlerin popülaritesi artarken diğer kağıtların kendine güveni azalmış. Gizliden bir yarış başlamış aralarında. Jokerlere yakın olabilmek, onların beğenisini kazanmak önemli hale gelmiş. Jokerler de eskisi gibi mağrur değilmiş. Kimi kağıtlara diğerlerinden daha çok ilgi gösterir olmuşlar. Kimileri ise hala umurlarında bile değilmiş.

Açıkça görülmekteymiş ki jokerler renkli kağıtlarla daha çok ilgilenmekteymiş. Sık sık bir araya gelir, saatler süren toplantılarda neler konuşulduğu diğer kağıtların merakını celbedermiş. Renkli kağıtlar bu ayrıcalıklı durumdan memnunmuş. Zira jokerlerin söyledikleri hiç de yabana atılır gibi değilmiş:

“Şu halinize bakın kuzum. Her birinizin bir siması, asilzadelere yakışır giysileri, hatta başınızda ayrıcalığınızı gösteren tacı var. Hiç mi bakmazsınız bir kez olsun aynalara? Ne benzerliğiniz var sizin sıradan kağıtlarla? Hangi birinde var sizdeki renk, sizdeki asalet? Her birinizin bir ismi var, onların ise numarası. Siz ahmaklar ise sıradan kağıtlara karışmış oturursunuz.”

Renkli kağıtlar hak vermiş söylenenlere. Uzak durmuşlar diğer kağıtlardan oyun harici zamanlarda. İskambil kağıtları “renkliler ve diğerleri” diye anılır olmuş. Bu durumu sıradan kağıtların kabul etmesi pek zor olmamış. Ne de olsa jokerlerle müthiş benzerlikleri varmış. Hayat devam ediyormuş ama hiçbir şey eskisi gibi keyifli değilmiş.

Sıradan kağıtlar, renkli kağıtların gördüğü ayrıcalığı içten içe kıskanırlarmış. Ama farklılık o kadar barizmiş ki renkli kağıtlardan üstün olduklarına dair en ufak bir iddiada bulunamazlarmış. Bir alt seviyede olduklarını kabul etmek zorunda kalan diğer kağıtlar bu sefer kendi aralarındaki farklılıklara dikkat eder olmuş. Öyle ya, renk ise kendilerinde de renk varmış. Gerçi renkli kağıtlardaki gibi çok çeşitli değilmiş renkleri ama kimi siyahmış kimi kırmızı. Bir akşam karo onlu bir iddia ortaya atmış.

“Görüyorum ki kimimiz kırmızı, kimimiz siyahız. Kırmızı dikkat çeken bir renktir. Renkli kağıtların hatta jokerlerin üstünde en çok kırmızı renk vardır. İnsanoğluna hayat veren yaşam sıvısı bile kırmızıdır. Siyah öyle midir ya? Siyah renk bile değildir, renksizliktir. Işığın olmadığı, vurup da yansımadığı yer siyah görünür. Bu nedenle siyahın kırmızıyla eşit olduğunu düşünmek yanlış olur.”

Böylece ayırmış kendilerini kırmızılar siyahlardan. Daha sonra sıra rakamlara gelmiş. “Tekler” ve “çiftler” diye bölünmüş siyahlar ve kırmızılar kendi aralarında ayrı ayrı. Artık kimse kimseyi beğenmez olmuş, bir zamanlar hep bir arada duranlar şimdi dört bir köşeye dağılmış.

Günlerden bir gün kupa papazı “aramızda bir tek senin bıyığın yok” diyen diğer papazlar tarafından tartaklanırken maça ikilinin canına tak etmiş. Öyle bir bağırmış ki, papazların başlarındaki taçları neredeyse düşecekmiş. “Nedir kuzum paylaşamadığımız, neden bir arada olamayız? Hepimiz değil miyiz bir bütünün, bir düzenin parçası? Neden bu kadar önemli onun bundan farkı? Üzerimizdeki kir değil, kindir bizi pisleten. Nerde kaldı sağduyu, yok mu beni dinleyen?”

Jokerler atlamış öne, bildirmek için haddini bu kendini bilmeze “Sus iskambillerin yüz karası, ne anlarsın sen bu işten? Hem ikisin hem kara, soyun gelmez peşinden. Kaderindir bu senin ya boyun eğeceksin, eğer beğenmiyorsan o zaman çekip gideceksin!” Maça ikili bakmış çevresine umutla. Bir destek, bir omuz aramış. Görmüş ki başlar başka yöne çevrik, gözler aşağıya eğik. İki damla yaş süzülmüş gözünden, peşinden iki damla daha. Ağladıkça ikili kirleri akmış, artık temizmiş yüzü, jokerlerden bile pakmış. Sessizce ayrılmış çekmeceden, kimse dur diyememiş, bir ikisi hareketlenir gibi olmuş ama diğerleri çekiştirmiş. Kimse konuşmamış bir daha çekmecede, ne var ki uyku da pek düşmemiş o gece gözlerine.

Ertesi sabah bir el uzanmış, kavramış desteyi. Karmış bütün kağıtları, pay etmiş masaya. Bir an duraklamış oynayanlar, bir terslik varmış bu işte. Kağıtlar yeniden karılmış ve dağıtılmış, ama oyun bir türlü başlayamamış. “Bir kâğıt eksik” demiş karan. Tekrar tekrar saymış. Sonuç hep aynıymış. Dört bir yana dağılıp aramışlar eksik olanı. Ne kuytusu kalmış çekmecenin ne altı. Bulamamışlar eksik olan kâğıdı. Demişler “neye yarar ki eksik deste, ne oynanır bununla?” Kaldırıp atmışlar çöpe hiç düşünmeden. Yeni bir deste açmışlar gıcır gıcır kutusundan, neşeyle başlamışlar oyuna. Kimse duymamış feryadını çöp kutusundaki kağıtların. Çöpün dibindeki ıslak çay demi yavaş yavaş işlemiş içlerine. Renkleri dönmüş beyazdan koyu kahverengine. Kalmamış bir farkı jokerin maça ondan. Ders alsın yeni deste bu kaçınılmaz sondan.

Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir.

YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)